2025 Yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü kapsamında gerçekleştirilen zam görüşmeleri, Türkiye genelinde yaklaşık 600 bin kamu işçisinin geleceğini doğrudan etkileyecek bir dönemeçte ilerliyor. Masada hem ekonomik hem de sosyal haklar açısından tarihi bir karar beklenirken, memleket sevdasıyla çalışan emekçiler ve aileleri adeta nefesini tutmuş durumda.
Hükümet cephisinde Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Vedat Işıkhan, önümüzdeki günlerde kamu işçilerine yönelik ikinci bir zam teklifi sunacaklarını kamuoyuna açıkladı. Bu gelişme, birçok işçi ailesinin sofrasını, çocuklarının geleceğini ve ülkenin emek dinamiğini ilgilendiriyor. Vatan için alın teri döken yüzbinlerce işçi, Devletin bu kritik haftada vereceği kararı sabırsızlıkla bekliyor. Peki, hükümetin yeni teklifi beklentileri karşılayabilecek mi?
#### 2025 Yılı Zam Teklifi: İlk Rakamlar Kamuoyuyla Paylaşıldı
Geçtiğimiz 13 Haziran’da düzenlenen ilk resmi toplantıda, kamu işvereni adına Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenler Sendikası (TÜHİS) elini ilk kez gösterdi. Masadaki öneriler dikkatle incelendiğinde, 2025 yılı için şu zam oranları gündeme taşındı:
– 2025’in ilk 6 ayı için yüzde 16 oranında artış
– 2025’in ikinci 6 ayı için yüzde 8 zam önerisi
– 2026 yılının ilk yarısında yüzde 7 zam talebi
– 2026’nın ikinci yarısında ise yüzde 5 zam önerisi
Bu teklif, Türk iş hayatının bel kemiğini oluşturan kamu işçileri açısından yeterli bulundu mu? Cevap, maalesef olumsuz. Zira işçi temsilcileri, önerilen zam oranlarının hem geçim derdiyle boğuşan işçilerin beklentilerinin çok gerisinde kaldığını, hem de milli gelirin adil paylaşılması noktasında yeterli bir adım olmadığını belirtiyor.
#### İşçi Sendikalarından Sert Tepki: Yeterli Değil, Adalet İstiyoruz
Kamu işçileri bu teklifi kabul edilemez görürken, sendikalar masa başında daha yüksek ücretler ve güçlü sosyal haklar için mücadelelerine devam edeceklerinin sinyalini verdi. İşçi temsilcileri, kamuoyuyla paylaştıkları talep listesinde milli birlik ve toplumsal refahı esas alan şu maddeleri sıraladı:
1. 2025 yılı için günlük en düşük ücretin 1800 TL’ye yükseltilmesi
2. 2025’in ilk 6 ayında yüzde 50 oranında zam yapılması
3. 2025’in ikinci 6 ayı ve 2026’nın ilk 6 ayında yüzde 25 zam talebi
4. Diğer dönemlerde ise yüzde 10 oranında “refah payı” eklenmesi
Bu taleplerin gerçekleşmesi, Türk işçisinin yalnızca bugünkü hayat standardını değil, aynı zamanda çocuklarının geleceğini ve ülkemizin toplumsal huzurunu da yakından ilgilendiriyor. Sonuçta, güçlü bir Türkiye ancak huzurlu ve hakça ücretlendirilen bir emekçi kitlesiyle mümkündür.
#### Emek ve Milli Değerler: Pazarlık Masasında Tarihi Sorumluluk
Her dönem ülkemizin yükünü sırtlanan kamu işçileri, bu toplu pazarlık sürecinde yalnızca kendi haklarının değil, milli ekonominin adaletle şekillenmesinin de temsilcisi konumunda. Bugün alınacak kararlar, sadece 2025’i değil, millî birlik ve dayanışma ruhunun gelecek nesillere aktarılmasını da belirleyecek.
Sendikalar, social hakları ve yaşam koşullarını iyileştirme hedefiyle, hükümet ve TÜHİS’ten daha kapsayıcı bir teklif bekliyor. Sizce, devletin önerdiği zam oranları ülkemizin emekçilerine yeterli refahı sağlayacak mı? Yoksa hak mücadelesi yeni bir boyut kazanacak mı?
#### Süreç Nasıl İşleyecek? Kritik Sorular ve Beklentiler
Şu an gözler, Bakanlığın sunacağı yeni zam teklifinde. Türkiye’nin dört bir yanında işçiler ve aileleri, toplu sözleşme görüşmelerinin ülkenin huzur ve refahı açısından tarihi bir dönemeç olabileceğini konuşuyor. Bu süreçte sizce hangi taraf daha fazla fedakârlık yapmalı? Yalnızca zam oranları değil, sosyal haklar, çalışma şartları ve toplumsal denge açısından nasıl bir protokol Türk milletine layık olur?
Siz de hem görüşlerinizi paylaşarak hem de bu önemli gelişmeyi yakından takip ederek tartışmalara katkı sunabilirsiniz. Sizin düşüncenizce devletin toplu iş sözleşmelerinde nasıl bir yol izlemesi gerekir? Yorumlarınızı bekliyoruz!