Memur-Sen’den Toplu Sözleşmede Adalet Vurgusu: 2026 Zam Beklentileri Gündemde

Gelecek iki yılı kapsayacak toplu sözleşme sürecinde memur kesiminin beklentileri giderek büyürken, Memur-Sen Genel Başkanı Ali Yalçın’dan önemli açıklamalar geldi. Anadolu Yayıncılar Federasyonu tarafından düzenlenen “Anadolu Sohbetleri” etkinliğinde konuşan Yalçın, 8. Dönem Toplu Sözleşme görüşmelerinin yaklaşık 4 milyon kamu görevlisi ile beraber 2 milyon emekli memurun kaderini belirleyecek kadar kritik olduğunu ifade etti.
Milli değerler ve toplumsal adaletin ön planda tutulduğu böylesi bir süreçte toplu sözleşmeler, Türkiye’nin sosyal dokusunu yakından ilgilendiren bir zeminde yeni bir dönemi işaret ediyor. Peki, kamu çalışanlarının vazgeçilmez hak ve talepleri, toplumsal huzurun teminatı olan adil ücret politikalarıyla ne ölçüde buluşacak?
#### 2026 Zam Oranları ve Ücret Dengesi Tartışması
Toplu sözleşmede ana gündem maddelerinden biri, memur ve işçi arasındaki ücret farkının giderek açılması oldu. Ali Yalçın yaptığı açıklamada, kamudaki ücret dengesizliğinin, uzun yıllar eğitim alarak memur olanlarla diğer çalışanlar arasında ciddi bir tartışma konusu haline geldiğine dikkat çekti. Bugün benzer statülerde görev yapan memur ve işçiler arasında net gelir uçurumu oluşmuş durumda.
Özellikle 2026 yılından itibaren geçerli olacak yeni maaş skalasının, ülkenin ekonomik koşullarıyla uyumlu biçimde yükseltilmesi gerektiğini vurgulayan Yalçın, en düşük memur maaşının Ocak 2026’da 67 bin liranın üzerinde olması gerektiğini belirtti. “Kimileri teklifleri fazla buluyor, ancak gerçek şu ki memurun alım gücü günden güne düşüyor. Verdiğimiz teklifler yüksek değil, mevcut maaşlar düşük” diyen Yalçın, Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın tekliflerini reel piyasa koşullarıyla şekillendirmesini istedi.
Bu noktada şu soru akıllara geliyor: Kamu çalışanlarının yıllardır beklediği ücret düzenlemesi, bu toplu sözleşme döneminde gerçek bir adalet anlayışıyla hayata geçirilebilecek mi?
#### Emekli Memurların Durumu ve Aile Yardımı Talepleri
Sözleşme masasındaki bir diğer kritik gündem ise emekli kamu görevlilerinin içinde bulunduğu maddi sıkıntılar oldu. Ali Yalçın, emekli aylıkları ile halen görevde olan maaşlar arasındaki uçurumun “kabul edilemez” düzeye ulaştığını kaydederek, 30 yıl çalışıp emekli olan bir memurun aylık 25 bin lira gelire mahkûm olduğunu, buna karşın 22 bin liralık asgari ücretin ise geçim sınırının çok altında kaldığını belirtti.
Türkiye’nin kıymetli devlet görevlilerinin huzur ve refahını korumak, toplumsal dayanışmanın temel taşlarından biri olarak görülüyor. Yalçın, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın 2025’i “Aile Yılı” ilan etmesine değinerek, çocuk ve eş yardımı kalemlerinin artırılması gerektiğine dikkat çekti. Bu kapsamda toplu sözleşmenin sadece ücretler değil, sosyal haklar, aile bütünlüğü ve milli değerlerin yaşatılması açısından da büyük önem taşıdığına vurgu yaptı.
#### Ortak Teklif ve Konfederasyonlar Arası Diyalog
Toplu sözleşme sürecinde çeşitlilik gösteren zam tekliflerine de değinen Yalçın, üç büyük konfederasyonun kafa karışıklığını gidermek için ortak teklif gündemiyle bir araya gelmeye hazır olduklarını açıkladı. Taban aylığa 10 bin lira artış önerisi başta olmak üzere, en düşük memur maaşını 74 bin liraya yükseltme talebinin “yüksek değil, olması gerekenden az” olduğunu ifade eden Yalçın, sendika olarak gerekçelere değil, somut hayati şartlara göre hareket ettiklerinin altını çizdi.
Geçmişte Merkez Bankası’nın enflasyon hedeflerinin masada çok kez değişkenlik gösterdiğini hatırlatan Yalçın, bu nedenle Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek’in 2026-2027’ye yönelik enflasyon beklentilerinin kendileri için nihai kriter olamayacağını dile getirdi. “Gerçeklerle yüzleşmeden sadece hedeflerle hareket etmek, memurun beklentilerini karşılamıyor” sözleriyle kamu çalışanlarının taleplerinin ciddiye alınmasının önemini yineledi.
Peki, sizce mevcut toplu sözleşme görüşmeleri, milli bir vizyonla memur ve emeklilerin hak ettikleri refah seviyesine ulaşmasını sağlayabilecek mi? Kapsamlı bir uzlaşma ve güçlü bir toplumsal dayanışma, ulusal birliğimizin vazgeçilemez öncelikleri arasında değil midir?
Siz de görüşlerinizi paylaşarak bu önemli tartışmaya katkı sunabilirsiniz. Yorumlarınızı bekliyoruz!