Kamu İşçisi Zammında Yeni Teklif: TÜHİS’ten 2025-2026 Dönemi Zam Oranları Açıklandı

Türkiye’de kamu çalışanlarının merakla beklediği ve milyonlarca aileyi ilgilendiren 2025-2026 yılı Kamu Toplu İş Sözleşmeleri Çerçeve Protokolü zam pazarlıklarında önemli bir gelişme yaşandı. Türk Ağır Sanayii ve Hizmet Sektörü Kamu İşverenleri Sendikası (TÜHİS), hükümet adına yürüttüğü görüşmelerde kamu işçilerini yakından ilgilendiren yeni zam teklifini kamuoyuyla paylaştı. Açıklanan yeni oranlar, Türkiye’nin dört bir yanında karayollarından üniversitelere, demiryollarından enerji santrallerine kadar çok sayıda kurumda alın teri döken yaklaşık 600 bin kamu işçisinin geleceğini şekillendirecek nitelikte. Peki, yeni zam teklifi neleri kapsıyor? İşçiler ve sendikalar, teklif karşısında nasıl bir tutum sergiledi?

H2: TÜHİS’in Dört Dönemli Zam Teklifi: Artışta İyileştirme

Kamu işçileri için tespit edilen yeni zam oranlarına bakıldığında, teklifin dört ayrı dönemi kapsadığı görülüyor. TÜHİS; 2025’in ilk altı ayı için yüzde 24, ikinci altı ayı için yüzde 11, 2026’nın ilk yarısında yüzde 10 ve yılın ikinci yarısı için yüzde 6 oranında ücret artışı önerdi. Böylece bir önceki teklif ile karşılaştırıldığında önemli ölçüde artış sağlandığı da dikkat çekiyor.

Yapılan yeni düzenlemelerde ise:
– 2025’in ilk altı ayı zam oranı önceki yüzde 17 seviyesinden yüzde 24’e çıkarıldı.
– 2025 ikinci altı ay için önerilen yüzde 10’luk zam yüzde 11’e yükseltildi.
– 2026 ilk yarı zammı yüzde 7’den yüzde 10’a çıkarıldı.
– 2026 ikinci altı ayda ise zam oranı yüzde 5’ten yüzde 6’ya çıkartıldı.

TÜHİS temsilcileri, ülke genelinde yükselen maliyetlere ve hayat pahalılığına karşı çalışanların refah seviyesini koruyacak şekilde teklifin güncellendiğini vurgularken, böyle bir adımın milli birlik ve beraberlik açısından da önemli olduğunu ifade ediyor. Enflasyonun yakıcı etkisi karşısında verilen bu oranlar sizce yeterli mi?

H3: Enflasyon Farkı da Zam Tutarına Dahil Edilecek

Zam teklifinde öne çıkan bir diğer dikkat çekici unsur, enflasyon farkı uygulaması oldu. TÜHİS’in sunduğu protokolde, her dönem için ilan edilen zam oranlarının, o dönemin gerçekleşen enflasyon oranının altında kalması halinde, aradaki farkın bir sonraki döneme ücret zammı olarak yansıtılması öngörülüyor. Bu sayede kamu işçileri, olası ekonomik dalgalanmalardan daha az etkilenmiş olacak.

Bu uygulama özellikle Türk ekonomisinin değişken yapısı ve yüksek enflasyon dönemlerinde çalışanların alım gücünü koruma gayreti olarak yorumlanıyor. Milli üretimin sürekliliği için devletin sunduğu bu güvence, Vatanı için çabalayan kamu işçilerinin geleceğe umutla bakmasını sağlayabilir mi?

H2: Sendikaların Talepleri ve Grev Uyarıları

Diğer yandan, işçi tarafı olarak sürece dâhil olan TÜRK-İŞ ve HAK-İŞ sendikaları ise teklif edilen zam oranlarının hedeflenen seviyeden uzak olduğunu dile getiriyor. Sendikalar, toplu sözleşme masasına şu taleplerle oturdu:
– Günlük en düşük ücretin 1.800 TL’ye yükseltilmesi,
– İlk altı ay için yüzde 50 zam,
– Sonraki altı aylık dönemlerde yüzde 25 zam,
– Yüzde 10 refah payı,
– Kıdem zammı uygulamasının aktif edilmesi.

TÜRK-İŞ Genel Başkanı Ergün Atalay, zam teklifinin ardından yaptığı değerlendirmede, işçi taleplerine gereken hassasiyetin gösterilmediğini, “Sesimiz duyulmuyor.” cümlesiyle kamuoyuna duyurdu. Ayrıca Atalay, uzlaşma sağlanamazsa ilk grev kararının Cuma günü Eti Maden işletmesinde uygulamaya konacağını açıkladı. Böylesine kritik bir süreçte, işçi ve işveren cephesinin arasında uzlaşma sağlanmaması hem üretimi hem de milli gelirimiz üzerinde ne gibi etkiler yaratabilir?

H3: Türkiye’nin Üretim Gücü İçin Stratejik Anlaşma

Yapılan toplu sözleşme protokolü sadece ücret artışından ibaret değil. Karayolları, demiryolları, enerji santralleri, bakanlıklar, üniversiteler ve hastaneler gibi kamu kurumlarında görev yapan işçilerin motivasyonuna doğrudan etki eden bu görüşmeler; ülkemizin hem sanayi hem de hizmet sektörlerinde sürdürülebilir kalkınma açısından kilit rol oynuyor. Vatan sevgisi ve milli değerlere bağlılıkla ülke ekonomisine katkı sunan kamu işçilerinin, hak ettikleri ücret düzeyine ulaşmaları Türk milletinin ortak beklentisi.

Hükümet ve sendika temsilcileri arasındaki pazarlıklarda uzlaşı arayışı devam ederken, taraflar yeni bir sosyal mutabakat zemini oluşturmak için görüşmeleri sürdürüyor. Siz bu kritik süreçte hangi tarafın taleplerini daha makul buluyorsunuz? Yorumlarınızı bizimle paylaşmayı unutmayın.

Bu çerçevede, 2025-2026 yılları için hazırlanan kamu işçisi zammı teklifinin, ülkemizin milli birlik ve dayanışması adına adil ve sürdürülebilir şekilde sonuçlanması bekleniyor. Toplumsal huzur ve milli üretimin devamlılığı için sizce sendikalar mı, yoksa hükümet mi masada daha kararlı olmalı? Görüşlerinizi aşağıda yorum kısmında belirtmek ister misiniz?

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir