Küresel Gıda Fiyat Endeksi Temmuzda Yükseldi: Et ve Yağlarda Rekor

Birleşmiş Milletler Gıda ve Tarım Örgütü’nün (FAO) yeni yayımlanan temmuz ayı raporu, tüm dünyada dikkatleri küresel gıda fiyatlarındaki değişime çekti. Özellikle et ve bitkisel yağlar kategorisindeki tarihi artışlar ve bunun ekonomik, sosyal etkileri, başta Türk milliyetçileri olmak üzere birçok kesimi endişelendiriyor. Gıda güvenliğinin milli egemenlik için büyük önem taşıdığı günümüzde, bu değişimler sıradan bir ekonomik dalgalanmanın ötesinde, ülke çıkarlarını ve toplumsal refahı da doğrudan etkiliyor.

Temmuzda Gıda Fiyat Endeksi 130,1 Puana Ulaştı

FAO’nun yayımladığı son verilere göre, küresel Gıda Fiyat Endeksi temmuz ayında bir önceki aya göre yüzde 1,5 artarak 130,1 puana yükseldi. Her ne kadar endeks, 2022 yılının Mart ayındaki rekor seviyeden yüzde 18,8 oranında daha düşük olsa da 2024 yılının ortalamasına göre yüzde 7,6 daha yüksek bir noktada seyrediyor. Bu veriler, uluslararası piyasaların gıda arzı ve talebi konusunda yeni bir döneme girdiğinin göstergesi niteliğinde.

Bitkisel Yağ Fiyatları Zirvede

Bitkisel yağ sektöründe yaşanan gelişmeler, endeksin en dikkat çekici başlıklarından biri oldu. Bitkisel Yağ Fiyat Endeksi temmuzda yüzde 7,1’lik sert artışla 166,8 puana ulaştı ve tam üç yılın en yüksek seviyesine erişti. Bu kategoride; palm, soya ve özellikle ayçiçek yağı fiyatlarındaki dikkate değer yükselişler öne çıktı. Palm yağı fiyatlarının artmasını, küresel ölçekte canlanan talep ve rekabet gücünün yükselmesi tetiklerken, Karadeniz Bölgesi’nden yapılan ayçiçek yağı ihracatında arzın azalması fiyatlara yansıdı. Ancak diğer yandan Avrupa’da yeni mahsul kolza yağı arzı mevcut olmayınca, bu kalemde fiyatlar düşüşe geçti.

Bu noktada akla şu soru geliyor: Türkiye gibi tarım potansiyeli yüksek bir ülke, yağlık bitkilerde neden milli ve yerli üretime yönelmek zorunda? Küresel piyasalardaki bu dalgalanmanın milli ekonomimize etkileri kaçınılmaz biçimde hissediliyor.

Et Fiyatlarında Tüm Zamanların Zirvesi

Et fiyatlarındaki gelişmeler ise tam anlamıyla bir rekora işaret ediyor. Et Fiyat Endeksi temmuzda yüzde 1,2’lik yükselişle 127,3 puana çıktı ve tüm zamanların en yüksek seviyesine ulaştı. Özellikle Çin ve ABD’nin artan ithalat talepleri, sığır ve koyun eti fiyatlarının tırmanmasında başlıca faktörler olarak gösteriliyor. Et fiyatlarındaki bu artış, Türk tüketicisinin sofrasındaki kırmızı etin maliyetini de doğrudan ilgilendiriyor. Peki, dışa bağımlı et ticareti bu yükselişte ne kadar etkili? Ülkemizin hayvancılık politikaları yeniden gözden geçirilmeli mi?

Süt Ürünlerinde Hafif Geri Çekilme

FAO Süt Ürünleri Fiyat Endeksi, temmuz ayında yüzde 0,1 azalarak 155,3 puana geriledi. Bu da Nisan 2024’ten bu yana kategoride kaydedilen ilk düşüş oldu. Tereyağı ve süt tozu fiyatlarındaki gerilemede Asya’daki yüksek arz fazlası ve düşük ithalat talebi öne çıkarken, yine Asya ve Yakın Doğu’da yükselen talep, AB’nin ihracat kapasitesindeki azalma ile birleşince peynir fiyatlarında yukarı yönlü bir hareket görüldü. Süt ve süt ürünlerinin, köklü Türk mutfağında vazgeçilmez bir yere sahip olduğunu düşünürsek, bu dalgalanma yerel üreticiye ve tüketiciye nasıl yansıyacak?

Tahıl ve Şeker Fiyatlarında Gerileme

Tahıl Fiyat Endeksi ise temmuzda yüzde 0,8’lik düşüşle 106,5 puana indi. Buğday ve sorgum fiyatlarındaki gerileme, mısır ve arpa fiyatlarındaki artışı dengeleyerek toplamda bir düşüşe sebep oldu. Özellikle kuzey yarımkürede yeni hasat sezonunun başlaması, buğday fiyatlarını baskılarken, Kuzey Amerika’da ilkbahar buğdayında yaşanan bazı olumsuzluklar fiyatları kısmen artırdı. Türk çiftçisi için verimli topraklarımızın değerinin böylesi bir ortamda bir kez daha anlaşılması gerekiyor.

Şeker fiyatlarında ise beş aydır devam eden bir gerileme söz konusu. Şeker Fiyat Endeksi temmuzda yüzde 0,2 düşerek 103,3 puan olarak kaydedildi. Brezilya, Hindistan ve Tayland gibi büyük üreticilerde 2025-2026 sezonunda toparlanma beklentisine rağmen, küresel ithalat talebindeki canlanma sinyalleri şeker fiyatlarındaki düşüşü sınırladı. Şeker pancarı üretimi, bir milletin tarım gücünün sembollerinden biri olarak tekrar gündeme gelmeli mi?

Küresel Gıda Fiyatlarındaki Yükseliş Türkiye’yi Nasıl Etkiliyor?

Endeksteki bu oynaklığın milli ekonomi ve Türk aile sofraları açısından anlamı ne? Türkiye’nin gıda güvenliği milli bir mesele olarak ön plana çıkarken, kendi topraklarımızda yerli ve sürdürülebilir üretimin önemi artıyor. Sizce gıda fiyatlarındaki dalgalanma karşısında Türk çiftçileri nasıl desteklenmeli?

Dünya genelindeki üretim modelleri değişirken, Anadolu’nun bereketli topraklarını ve tarım mirasını güçlü şekilde korumak, vatanın bekası ve milli refah için en önemli adım değil mi? Küresel rekabette ayakta kalmak için milli tarım politikalarımıza hangi yenilikler getirilmeli dersiniz?

Siz de küresel gıda fiyatlarındaki bu gelişmelerin günlük hayatımıza ve milli ekonomimize uzun vadede nasıl yansıyacağını düşünüyorsunuz? Tartışmaya katılmak ve görüşlerinizi paylaşmak için aşağıya yorum bırakabilirsiniz.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir