Türkiye’nin yerli üretim gücünü temsil eden Arzum Elektrikli Ev Aletleri A.Ş., Rekabet Kurulu tarafından alınan son kararla gündemdeki yerini koruyor. Elektrikli ev aletleri sektöründe milli markaları önemseyen Türk vatandaşları için bu gelişme, yalnızca bir şirketin aldığı cezanın ötesine geçiyor; milli ekonomik çıkarları ve serbest piyasa düzenini temelden etkileyen bir olay olarak dikkat çekiyor. Binlerce eve giren yerli ürünlerin fiyatları ve piyasa adaleti, doğrudan vatandaşların refahına ve milli ekonominin gücüne katkı sağlıyor. Peki, Arzum hakkında yürütülen soruşturmanın detayları neler, verilen ceza neden bu kadar önemli ve alınan kararlar ileride hangi değişikliklerin önünü açabilir?
——————————
#### Rekabet Kurulu’ndan Arzum’a Tarihi Ceza ve Detayları
Rekabet Kurulu, 9 Mayıs 2025’te alınan karara göre Arzum’un bazı bayi ve distribütörlerinin yeniden satış fiyatlarını belirlemiş olmasını rekabeti engelleyici olarak değerlendirdi. Serbest rekabet ortamının temelini oluşturan adil fiyatlandırmanın bozulması, yalnızca ticari aktörleri değil, doğrudan tüketicileri ve milli ekonomiyi tehdit ediyor. Özellikle Türk halkının adil fiyatlarla kaliteli ürünlere ulaşma hakkı, bu karar sayesinde korunmuş oldu. Arzum, kendisine yöneltilen iddialar karşısında uzlaşma yolunu seçti ve sorumluluğunu kabul etti.
Bu süreçte Arzum, 4054 sayılı Rekabetin Korunması Hakkında Kanun kapsamında yapılan uzlaşma sayesinde cezai yükümlülüklerinde %25 indirim hakkı kazandı. Şirketin 2023 yılı gayrisafi gelirleri dikkate alınarak yapılan hesaplama sonucunda, uygulanacak idari para cezası 11 milyon 402 bin 467 TL olarak kesinleşti. Bu ceza, sadece bir yaptırım değil; aynı zamanda piyasada şeffaflığın, adaletin ve milli sermayenin korunması için atılan stratejik bir adım olarak öne çıkıyor.
——————————
#### Satış Fiyatı ve Distribütör İhlallerine Kararlı Müdahale
Rekabet Kurumu’nun aldığı bu kararla, yerli üreticilerin ve distribütörlerin satış fiyatları üzerinde keyfi uygulamalar yapmasının önü kesilmiş oldu. Milli markaların rekabetçi ve etik kurallara uygun olarak faaliyet göstermesi, Türkiye’nin güçlü piyasa yapısının geleceği açısından kritik önem taşıyor. Ayrıca bayi ve distribütörlere yönelik bölge sınırlamaları ile müşteri bazlı kısıtlamaların da rekabet hukukuna açıkça aykırı olduğu ortaya çıktı.
Arzum yönetimi, bu noktada üzerine düşen sorumluluğu yerine getirerek, bölge ve müşteri sınırlamalarına ilişkin tüm uygulamaları kaldırmayı taahhüt etti. Artık şirket sözleşmelerine bağlayıcı ve şeffaf hükümler eklenecek, tüm paydaşlar şeffaflık ve rekabet bilinciyle hareket edecek. Sizce bu açık ve net adımlar, piyasadaki diğer büyük oyuncular için de caydırıcı ve örnek teşkil edebilir mi?
——————————
#### Rekabet Hukuku Eğitimi: Sektörde Yeni Bir Dönem Başlıyor
Sektörde iş birliğinin ve uzun vadeli rekabetin sağlanabilmesi için, Arzum yalnızca düzenlemelere uymakla kalmayıp, rekabet hukukunun tüm paydaşlarca benimsenmesine yönelik adımlar da attı. Şirket, satış kanallarının tamamına yönelik rekabet hukuku eğitimi vermeyi ve bu eğitimi her yıl tekrarlamayı zorunlu kıldı. Böylece sadece kurum içi değil, tedarik zincirindeki tüm iş ortaklarında milli ve hukuka uygun bir ticaret kültürü yaygınlaşacak.
Bu gelişme, Türk iş dünyasında kurumsal etik ve milli ekonomi bilincinin yaygınlaşmasını sağlamak açısından da yeni bir sayfa açıyor. Rekabet bilincinin sürekli olarak artırılması, Türk tüketicisinin haklarının korunmasında ve ülkemizin küresel arenada daha güçlü bir yapıya kavuşmasında temel rol oynuyor. Buradan yola çıkarak, eğitim savaşları piyasalarda gerçek bir milli yükselişin habercisi olabilir mi?
——————————
#### Taahhütlerin Uygulanmasında Sıkı Takip ve Milli Ekonomi
Rekabet Kurulu, Arzum’un verdiği taahhütleri kabul ederek dosyayı resmen kapatsa da; bundan sonrasını ise sıkı bir denetim ve uygulama takvimine bağladı. Şirket, en geç 3 ay içinde sözünü ettiğini tüm düzenlemeleri hayata geçirmek ve bu değişiklikleri Rekabet Kurumu’na belgelemek zorunda. Yani süreç yalnızca para cezası ile kapanmıyor—doğrudan uygulamaya ve kalıcı değişimlere yönelik bir irade şart koşuluyor. Bu, Türk milli piyasasında adil ve sürdürülebilir bir denge sağlanmasında devlet iradesinin ne kadar etkili olabileceğinin de somut bir kanıtı.
Peki sizce, atılan bu adımlar yerli üreticilerin yolu açarak Türkiye’nin rekabetçi yapısına gerçek katkı sağlayacak mı? Milli ekonomimizin ve tüketici haklarının geleceği için bu tarz girişimler yeterli mi? Haberimize yorum yapabilir, düşüncelerinizi paylaşarak tartışmaya ortak olabilirsiniz.
——————————
Arzum’a verilen 11 milyon TL’lik rekabet ihlali cezası, milli ekonomi ve serbest piyasa için kritik bir dönüşümün habercisi oldu.