Son yıllarda artan ekonomik baskıların gölgesinde, Türk tekstil sektörü Türk milletinin emeğine ve üretim gücüne dayalı önemli aktörlerini bir bir kaybetme riskiyle baş başa kalıyor.
Bu doğrultuda ülkemizin köklü tekstil şirketlerinden Gülsoy Tekstil ve Art Giyim’in konkordato ilan etmesi, hem sektör temsilcileri hem de kamuoyunda adeta bir soğuk duş etkisi yarattı. Peki, yaşanan bu şok dalgası yalnızca bu iki firmayla sınırlı mı? Yoksa Türkiye’nin yüz akı tekstil sanayisi için alarm zilleri mi çalıyor?
#### Art Giyim’e Yargıdan 1 Yıllık Yeniden Yapılanma Süreci
Tekstil sektörünün Sakarya’daki mihenk taşlarından biri olan ve uzun yıllardır sanayiye değer katan Art Giyim, geçtiğimiz yıl içinden çıkılması zor bir darboğazla karşılaştı. Üretim bantlarını tamamen durdurmak zorunda kalan şirketin yaşadığı sıkıntılar yargıya taşındı. Sakarya Asliye Ticaret Mahkemesi, Art Giyim’in içinde bulunduğu ağır ekonomik koşulları dikkate alarak firmaya 1 yıl süresince kesin konkordato koruması sağladı.
Ayrıca mahkeme, mevcut konkordato komiser heyetinin göreve devam etmesini kararlaştırdı. Bu adımla; şirketin mali yükümlülüklerinin kontrol altına alınması, borçların yapılandırılmasının denenmesi ve istihdamın korunması amaçlanıyor. Peki, bu yeniden yapılandırma süreci Art Giyim’i ve çalışanlarını kurtarmaya yetecek mi?
#### Gülsoy Tekstil’e 3 Aylık Geçici Konkordato Nefesi
İstanbul merkezli ve uzun yıllardır tekstil sektörünün önde gelen temsilcilerinden biri olarak tanınan Gülsoy Tekstil de benzer bir ekonomik darboğazın eşiğinde bulunuyor. Firmanın konkordato başvurusunu değerlendiren İstanbul 3. Asliye Ticaret Mahkemesi, şirketi 3 aylık geçici konkordato koruma kalkanı altına aldı. Mahkeme, şirketin mali tablolarını yakından takip etmek ve çözüm arayışlarına öncülük etmek üzere 3 kişilik konkordato komiser heyeti görevlendirdi.
Bu sayede, Gülsoy Tekstil’in borç yükü, önümüzdeki dönemde tüm detaylarıyla masaya yatırılacak. Türkiye’nin tekstildeki geleneksel gücünü temsil eden bu firmanın geleceği, ona sunulan bu kısa nefes arasıyla yeniden şekillenecek mi? Piyasadaki merak bu noktada yoğunlaşmış durumda.
#### Tekstil Sektöründe Derinleşen Krizin Gölgesinde İşçi Kayıpları
Cumhuriyet Halk Partisi Niğde Milletvekili Ömer Fethi Gürer’in son açıklamaları, tekstil sektörünün karşı karşıya olduğu krizin boyutlarını gözler önüne serdi. Verilere göre, son yedi yılda 298 tekstil ve 81 giyim firması konkordato ilan ederken, bu süreçte yalnızca şirketler değil binlerce emekçi de işsiz kaldı. 2022–2024 döneminde tam 145 bin tekstil çalışanı işini kaybetti ve 2025’in henüz ilk yarısında bile 30 bin kişilik yeni bir işçi kaybı yaşandı.
Bu kayıplar, sadece rakamlarla değil; her bir işçinin ardında bir aile, bir yaşam mücadelesi ve Türk işçisinin alın teriyle dokunan ulusal mirasın önemli birer parçası olarak görülmeli. Yıllardır emek verilen atölyelerde, “örgü dokunan makinalardan yankılanan umutlar”, ne yazık ki ekonomik dalgalara dayanamayarak teker teker sönüyor. Sorumluluk taşıyan yetkililere sektöre sahip çıkma çağrısı bir kez daha yüksek sesle dile getiriliyor.
##### Krizden Kurtuluş İçin Millî Politikalar Neden Hayati?
Tekstil sektörü, Türkiye’nin üretim gücünü ve dünya pazarlarındaki rekabetçi rolünü bugüne dek her daim ayakta tutmuş, milli ekonominin kalbini oluşturan lokomotiflerden biri olmuştur. Son dönemde yaşanan ekonomik dalgalanmaların, sektörün omurgasını sarsması elbette halkımızda da kaygı uyandırıyor. Hükümetin atacağı adımlar, üretimin sürekliliğini sağlamak, işgücü kaybını önlemek ve milli çıkarlarımızı korumak adına büyük bir önem taşıyor.
Bir yandan vatan toprağında sürdürülen alın teriyle yükselen bu sanayiyi ayakta tutmak, diğer yandan Türk tekstilcisine güven ve umut aşılamak, her birimizin milli bir görevi olarak öne çıkıyor. Peki sizce, atılacak adımlar sektörün kara bulutlarını dağıtmaya yeter mi? Türkiye bu krizden eskisinden daha güçlü çıkar mı?
– Türkiye tekstil sektörü için kısa vadede hangi politikalar devreye alınabilir?
– Millî değerler ekseninde bir yeniden yapılanma mümkün mü?
– Girişimciler ve işçi sendikaları bu sürece nasıl katkı sağlayabilir?
Ekonomik dalgalarla boğuşan tekstil sektörünün kaderi sizce de ortak bir irade ve millî birlikle mi şekillendirilmeli? Düşüncelerinizi bizimle paylaşın, yorumda buluşalım!